Bir Fransız’ın Gözünden Türkler

Cadde Sokak İstanbul – 16 Yirminci yüzyılın başlarında batı dünyasından uzaklaştırılan, yalnızlaştırılan ve horlanan Osmanlı Devleti’ni, yazı ve eylemleriyle destekleyen iki Fransız aydını ortaya çıktı. Piyer Loti ve Klod Farer adlarındaki bu aydınlar haliyle Türk kamuoyunun da sempatisini toplamışlardı. Pierre Loti (1850-1923) ve Claude Farrère (1876-1957) şeklinde gerçek yazımları olmasına rağmen (Türkçenin en önemli ama günümüzde maalesef uygulanmayan kaidelerinden biri olarak) okunduğu gibi yazılıp 1922 yılında İstanbul-Cağaloğlu’nda iki sokağa isimleri verildi. Pek çoğumuz belki Piyer Loti ismini Eyüp Sultan ilçesinde asıl adı Kar Yağdı Tepesi olan yere adının verilmesiyle tanırız. Ancak Klod Farer ismini bu kadar sık duymamışızdır. Türkiye ve Türklere olan olumlu bakışını “Türklerin Manevi Gücü” ve “Ankaralı Dört Hanım” isimli iki kitabıyla kaleme alan Fransız yazar tam bir Türkiye aşığı ve Atatürk hayranıdır. Klod Farer’i yazdığı kitabıyla tanımaya ne dersiniz?

TÜRKLERİN MANEVİ GÜCÜ

Kitabın yazarı CLAUDE FARRERE 1876-1957 yılları arasında yaşamış, dünyaca tanınmış bir Fransız romancı ve hikayecidir. Hayata deniz subayı olarak atıldı.. Görevi gereği Türkiye’ye birkaç defa geldi ve Türk dostlar edindi. 1919 yılında ordudan ayrıldı ve daha sonra da Atatürk’ün davetlisi olarak Türkiye’ye tekrar geldi.

Türkiye ve Türklere karşı çok büyük bir manevî yakınlığı olan CLAUDE FARRERE’nin bu eserini okuyunca yazarın gerçekten inanılmaz derecede Türk sevgisi ile dolu olduğunu ve bir o kadar da ileri görüşlü bir kimse olduğunu anlıyoruz. I. Dünya Savaşında ve daha sonra, Fransa’nın Türklere karşı cephe almasını tenkit eden yazar; bunun, Orta Doğu’ya hakim olan Fransız kültür ve medeniyetinin sonu demek olacağını açıkça belirtmektedir. Hatta yazar, bu düşüncesini “Türkiye’nin bozgunu, Fransa’nın bozgunu demektir; Yunanlıların zaferi, medeniyetin gerilemesi demektir…” sözleriyle ifade etmiştir. Yazarın bu kehaneti 15-20 yıl içinde gerçekleşmiş, Osmanlı İmparatorluğunun yıkılmasıyla Fransız kültürü de Orta Doğu’dan silinip gitmiştir.

Eserin dikkati çeken bir özelliği de, yazarın, cahil bulduğu Fransız okuyucusunu, Türkiye-Fransız dostluğunun temellerine indirebilmek, iki ülkenin ne kadar eski dost olduğunu ve her iki ülke açısından da bu dostluğun mutlaka devam etmesinin ne kadar gerekli olduğunu Fransız halkına anlatma amacına yönelik olmasıdır. Bu bakımdan işin pek kolay olacağını sanmadığını, ama cehaletle mücadele etmeyi de kendisine bir görev bildiğini kitabında itiraf etmektedir.

FRANSIZ OLMASAYDIM…

Fransız yazar, I. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı sırasında Fransa’da yayımlanan gazetelere yazdığı yazılarda, daima Türklerin tarafını tutmuştur. Bu yüzden kendi ülkesinde ve Avrupa’da çok hakarete uğramıştır. Bir makalesini şu cümleler ile bitirmiştir. “… Ve eğer Fransız olmasaydım, Yunanistan’a karşı, İngiltere’ye karşı, hemen hemen bütün Avrupa’ya karşı Ankaralı dostum Kemal Paşa’nın yanında öyle candan savaşırdım ki !…”

Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa, İzmit’te Claude Farrere’i karşılarken (18 Haziran 1922)

CLAUDE FARRERE, Türklerin manevî gücünü, cesur, iyi niyetli, namuslu, vefalı, fedakâr, dürüst, zayıflara ve iyilere karşı inanılmayacak kadar yumuşak olma gibi birçok özelliğinden kaynaklandığını yazmaktadır. Türklerin bu özelliklerini anlatmak için kitabında birçok tarihî olaya ve bizzat yaşadığı olaylara yer vermektedir. Ayrıca yazar, Türklerin nazik ve sakin insanlar olduğunu belirterek, kuvvetlerini hayvanları, çocukları ve kadınları dövmek için asla harcamadıklarını belirtmektedir. Bunu daha iyi anlatmak için de İstanbul’da kendi yaşadığı iki olayı “kedi hikâyesi” ve “köpek hikâyesi” başlıklı anılarıyla çok güzel anlatmıştır.

Yazar, Osmanlı devletinin son dönemlerinde var gücüyle Türkleri desteklemiş, her alanda Türkleri savunmuş ve destek vermiştir. Osmanlı Devleti yıkılınca büyük bir üzüntü duymuş ve hayal kırıklığına uğramıştır. Bu ruh haleti içinde yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti devletine de pek sempatik bakmamıştır. Genç ve yeni Türkiye bu çok zor ve insanüstü çabanın başarısına erişmiş. Claude Farrere gibi Türkleri ve Türkiye’yi gerçekten seven ve hatta Türkler için, asırlık bir düşmanlığın kiniyle kötü düşünen batılı birçok yazar ve düşünürün tahminlerinin yanlışlığını ispat etmiştir.

Meraklısına Not: Bu iki caddenin onaylanmasına dair yayınlanan belgenin orjinali:

Belge Metni:

Şehremâneti
Heyet-i Tahririye Müdiriyyeti
Tahrir Şubesi
Aded
44

Huzur-ı Sami-i Cenab-ı Sadaretpenahi’ye

İstanbul şehri fahrî hemşehrisi Piyer Loti ile müşarunileyh gibi daima Osmanlılık ve Türklük menafi’ine muvafık surette neşriyat-ı hayrhâhânede bulunagelmiş olan Klod Farer nâmlarına İstanbul’da birer cadde tevsim edilmesi hakkında Cemiyet-i Umumiye-i Belediye’ce verilen karar üzerine Cennetmekân Sultan Mahmud Hân-ı Sâni Türbesi karşısındaki Şehremaneti Dairesi önünden geçen sokağın Piyer Loti ve onun alt tarafında Binbirdirek’ten mürûr eden müvâzî caddenin de Klod Farer namlarına tevsimi ve tevsim merasiminin İstanbul’da Piyer Loti Günü itibar edilmiş olan Kânûn-ı Sânî’nin yirmi üçüncü günü saat iki buçukta icrâsı kararlaştırılmış olduğundan tarih-i mezkure müsadif olan gelecek Pazartesi günü vükelâ-yı fihâm hazerâtıyle mümessilîn-i siyâsiyyeye ve bî-taraf devletler süferâsı ve sair lazım gelen zevât davet olunarak merasim-i mezkurenin icrası tensib edilmiş olmağla teşrifat memurlarından iki zatın da bu işe memur edilmesi hususuna müsaade-i celile-i hazret-i sadaretpenahilerinin şâyân ve bîdiriğ buyurulması bâbında emru ferman hazret-i veliyyü’l-emrindir.

Fi 14 Cemaziyülevvel 1340 ve 14 Kanûn-ı Sânî 1338 [14 Ocak 1922]

Şehremini
bende
[imza] Celal

Kaynaklar:

http://www.meb.gov.tr/belirligunler/ataturk/Foto/006/3206.htm

https://www.turkcebilgi.org/kitap-ozetleri/t/turklerin-manevi-gucu-24575.html

http://sinanculuk.blogspot.com/2012/12/piyer-loti-ve-klod-farer-sokaklarina.html

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir