Osmanlı’nın APS’si

Cadde Sokak İstanbul – 20 Günümüzde teknolojinin geldiği aşamayla haberleşme saniyelik zaman dilimlerine sığar hale geldi. Geçmişte bir mektubun ulaştırılması için çekilen zahmetler göz önüne alınınca bugün dünya avucumuzun içinde olmasına rağmen daha üşengeç bir haldeyiz dersek yanılmayız.Yüz yıllar öncesinde meydana gelen bir takım olaylar bazı meslek gruplarının ve yarışmaların da ortaya çıkışına sahne olmuştur. Maratonlar nasıl başlamış, postacılar nasıl önem kazanmış kısaca değinelim.

MARATONUN TEMELLERİ ULAKLA ATILMIŞ

Pers-Yunan savaşı esnasında Marathonas’tan Atina’ya kadar 42 kilometre koşup, ”Kazandık!” diye haykıran ve ardından son nefesini veren Phidippides, maraton koşularının doğuşuna ve mesafesine ilham olmuştu. Ancak Yunan ulak sadece maratonlara değil, yüzlerce yıl sonra, Fatih Sultan Mehmet zamanında Osmanlı’daki peyk sınıfının doğuşuna da yol açtı. Osmanlı İmparatorluğu’nda 15. yüzyılın başlarına kadar mesajların iletilmesinde hayvanlar kullanılıyordu. Ancak bu uygulamanın birçok olumsuz tarafı vardı. Mesajın ulaşıp ulaşmadığından emin olunamaması bir yana, aynı zamanda çok vakit kaybediliyordu. 15. yüzyılın ikinci yarısında hem hızlı hem de güvenilir bir çözüm bulundu: Peyk Ocağı. Özel eğitimlerden geçirilen koşucu birlikler, kısa süre içerisinde imparatorluğun gözdesi haline geldiler. Doğrudan padişaha bağlı çalıştılar ve istihbarat paylaşımında görev aldılar.

Osmanlı’da Peykler zayıf ve kısa boylu insanlardı

ÇINGIRAK VE DELİKLİ TOP YÖNTEMİ

Bugün Peykhane Caddesi’nin bulunduğu yere yakınlığıyla dikkat çeken Sultanahmet Meydanı peykler tarafından antrenman sahası olarak kullanılıyordu. Peyk; Osmanlı’da habercilik görevini üstlenmiş ve çok hızlı koşabilen askerelere verilen bir ünvandı. Öyle ki İstanbul’dan Edirne Sarayı’na bir günde ulaşabilirlerdi. Çok küçük yaşlarda peykhane ya da posta evine alınan çocuklar bu konuda çok sıkı eğitilirler ve at meydanında (hipodrom) antrenman yaparlardı. Fiziksel dayanıklılığın yanında birlikte sağlam bir mental güç isteyen işin bu tarafı için de önlemler düşünülmüştü. Kemerlerine veya dizlerine bağladıkları çıngırakların çıkarttığı ritmik sesler sayesinde peykler, tempolarını başladıkları andaki gibi koruyabiliyorlardı. Peyklerin, günümüz koşucuları için de sorun olan dalak şişmesine karşı ilginç bir çözümleri vardı. Ağızlarına delikli toplar alarak koşuyorlar ve nefes alış verişlerini kontrol edebiliyorlardı.

Kaynaklar: Haldun Hürel – İstanbul’un Alfabetik Öyküsü

https://www.advenport.com/makale/peykler-osmanli-nin-kosucu-birlikleri

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir