Bisikletin hikayesi

Bugün yeryüzünde 100 milyondan fazla bisiklet var : Caddelerin her gün yeni yeni otomobillerle dolup taşmasına, son modellerin bütün rahatlık ve gösterisine rağmen halkın en çok tuttuğu taşıt yine de bisiklettir. Bisikletin özellikle şehir içinde sağladığı kolaylıkları düşünecek olursak bunların bir otomobilin sağladığı imkanlardan hiç de aşağı kalmadığını görürüz.

Birincisi, bisiklet nispeten basit bir makinedir. Uzun ve pahalı bir bakimi gerektirmez. Üstelik çok az yer tutar.Bir duvar kenarına ya da bir apartman holüne rahatça bırakabiliriz. Trafiğin sıkışık olduğu bir caddede sıralanmış otomobilleri düşünün. Bisikletli biri bütün bu taşıtların arasından kolayca sıyrılarak kendine yol bulup ilerleyebilir. Bisikleti karıncaya benzetmek hiç de yanlış olmaz: kendinin 10 misli ağırlığındaki yükü taşır, karıncadan çok daha hızlı yol alır. Bisikletinize saatte 15-20 km’lik bir hız sağlamak isterseniz yürürken harcadığınız enerji kadar bir enerji sarf etmeniz yeter. Yerin düz veya çukurlu oluşu bisiklet için hiçbir engel meydana getirmez. Hiçbir taşıtın giremediği yerlere kolayca girip çıkabilir. Açık havada yaptığımız bir bisiklet gezintisi, bize tabiatın güzelliklerini içimize sindire sindire seyretmek imkanını verir. Gittikçe telaşçı ve aceleci olan çağımızda bisiklet özgürlük ve iç huzurun bir timsalidir.

Bisiklet Ne Zaman İcat Edildi?

Bisiklet Fransa’da 1791’de doğdu. İki tekerlekli bir oyuncak yapmayı düşünen Sivrac Kontu ilk olarak “bisiklet” fikrini de gerçekleştiriyordu. Pedalı olmayan bu acayip makinenin (Celerifere) üzerine oturan kimse taşıtı ayaklarıyla yeri teperek yürütmek zorundaydı. Sonra yıllar geçti ve 1817’de İki tekerlekli taşıtın üzerine Badois’li Baron Drais bir gidon ve bir sele oturttu ve buna Draisienne adini verdi. Draisiennelerin yavaş yavaş öbür ülkelere de yayıldığını görüyoruz. Önceleri halkın büyük bir tedirginlikle karşıladığı bu acayip taşıt sonraları moda oldu.

591Z2   20161207_004204

Geçtiğimiz günlerde bulunduğum İsviçre için bir bisiklet ülkesi olduğunu düşünürken hatta kat kat bisiklet parklarını görmüşken Hollanda’nın bir bisiklet ülkesi olduğunu öğrendim.

20161209_110525 20161209_225458

Bakın Hollanda nasıl bisiklet ülkesi haline gelmiş;

1 – 1900’lerin ilk 50 yılında her şey arabalar içindi
Hollanda dünya savaşlarında tarafsız kalmış nadir ülkelerden. 1940’ta ise Almanya bu özelliğine rağmen Hollanda topraklarını işgal ediyor.Hitler için Hollandalılar da Alman ırkının bir parçası çünkü. Şehirler yıkılıyor, savaş sonrası yeniden kuruluyor. Tabii ki o zamanlar henüz akıllarda bisikletin b’si yok.
2 – Halk zenginleşiyor, araba sayısı artıyor.Hollanda İkinci Dünya Savaşı sonrası ise ekonomi politikasıyla çok büyük bir büyüme yaşıyor. Halk zenginleşirken araba kullanımı artıyor.
3- 50’li yılların sonunda arabalara park yeri yetmiyor.1950’lerin sonunda Hollanda’nın büyük kentlerinin merkezleri araba sayısını kaldıramamaya başlıyor.
4- Parklar yıkılıyor, otoparklara yer açılıyor.Şehirler eskiye göre inşa edilmiş olduğundan, arabalara yer almak için binalar yıkılıyor. Parklar yerine otomobiller için park alanları oluşturuluyor.
5- Trafik kazaları binlerce insanın ölümüne neden oluyor.1950 yılında trafik kazalarında bine yakın kişi hayatını kaybediyordu. 1972 yılında ise bu sayı 3 bin kişiye yaklaşıyor.
6- Çocuklar sokakta oynarken bile kaza geçirip ölüyor.1973 yılında hayatını kaybedenlerin büyük bölümü çocuk. Sokakta oynayan çocuklar da bu ölen çocukların arasında.
7- Halk sokaklara dökülüyor.Stop de Kindermood (Çocuk Ölümlerini Durdurun) hareketi başlıyor.
8- Petrol kriziyle bisiklete dönüş zorunlu oluyor.1973 yılında Hollanda petrol krizine giriyor. 3 milyon araca sahip Hollanda’da halk benzin bulamaz hale geliyor. Hükümet kemer sıkma politikası gereğince halkın araç kullanımını azaltma yolunda önlemler alıyor.
9- Pazar günleri arabalara yasak.Kasım 1973’ten 0cak 1974’e kadar pazar günleri trafiğe çıkmak yasaklanıyor. Halk Pazar günleri mecburen bisiklet gibi araçlara yönelme yoluna gidiyor.
10- Bisiklet yolları oluşmaya başlıyor.Lahey ve Tilburg bisiklet yoları yapılan ilk şehirler oluyor. Bisiklet yollarının bisiklet kullanımı 3’te 2 oranında artırdığı söyleniyor.
Hollanda bisiklet kullanımı açısından dünyada ilklerin altına da imzasını atıyor. Örneğin; 2011’de Hovenring bisiklet kavşağı yapıldı, dünyadaki ilk bisiklet kavşağı idi. Amaç kavşaklarda bisikletlileri korumaktı.
Bugün Hollanda bir bisiklet ülkesi. Amsterdam, Utrecht, Gröningen ve Zwolle şehirleri tamamen bisiklet öncelikli. Hollanda’da şu an şehir merkezleri dışında 6 bin kilometre bisiklet yolu var.

İstanbul’da Bisikletin Mekanı; Saraçhane

Peki bu kadar bisikletten söz etmişken İstanbul’da bisikleti nereden bulacağız derseniz adres belli. Yaş grubu farketmeksizin her çeşit bisikleti rahatlıkla görebileceğiniz Saraçhane Bisikletçiler Çarşıcı bisiklet meraklıları için uğrak yeri.

IMG-20170216-WA0018   saraçhane    IMG-20170216-WA0019

Kaynak:

http://www.mtbtr.com/gezi_yayin/yayin.asp?kayitno=591

https://gaiadergi.com/10-maddede-hollanda-nasil-bir-bisiklet-ulkesi-oldu/

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir