Lale Devri’nin Markası; Nakkaş Levni

Cadde Sokak İstanbul – 13   Nakkaş Levni pek çok sanatkarın yakından tanıdığı bir isimdir. Bugün İstanbul Fatih’te küçük bir sokağa adı verilse de bıraktığı büyük eserleri onu ölümsüzleştirdi. Batılılaşma hareketlerinin başladığı Lale Devri’nde (1718-1730) toplumsal hayat ve kültürel hayatın yanı sıra minyatür sanatı da yeniden canlanıp gelişme gösterir. Bu gelişmede sanata düşkünlüğü ile bilinen, kendisi de şair ve hattat olan padişah III. Ahmet’in etkisi vardır. III. Ahmet ile Edirne’den İstanbul’a geldiği belirtilen Abdülcelil Çelebi (Edirne-İstanbul, 1732) Lale Devri’nin en önemli nakkaşlarındandır. II. Mustafa döneminde (1695-1703) Edirne’de nakkaşlık yapan Abdülcelil Çelebi’ye Osmanlıca renk, boya, sıfat anlamına gelen levn kelimesinden türetilen renkli ve renkle ilgili anlamına gelen Levni adı sonradan verilir. İstanbul’da bir nakkaşın yanına giren Levni minyatürün yanı sıra musiki derslerine de katılır. Saray atölyelerinde çalışıp minyatürler yaparak hayatının sonuna kadar görevini sürdürür.  Çalışmalarında kendisinden önceki ustaları izlemekle beraber, kendine has üslubunu da geliştirerek Lâle Devri’nin şaheserleri sayılan eserlerini üretmiştir.

İLK BÜYÜK ÇALIŞMASI PADİŞAH PORTRELERİ

İlk büyük çalışması, Dimitri Kantemir’in Osmanlı Tarihi ile ilgili kitabı için II. Mahmut’a kadar hüküm süren 22 padişahın portreleri idi. Bu portrelerin orijinalleri günümüze gelemedi. Padişah portrelerinin yer aldığı Silsilename, sünnet düğününün resmedildiği Surname-i Vehbi ve tek tek sayfalardan oluşan Murakkalar onun en önemli eserleri idi.

Levnî’nin, III. Ahmed’in şehzadelerinin sünnet düğününden gece gösterilerini tasvir eden bir minyatürü

III. Ahmed’in dört oğlunun 1720’de yapılan sünnet düğününü anlatan Surnâme-i Vehbî’ye yaptığı minyatürlerinde, Osmanlı’nın siyasal ve toplumsal yapısında mevcut olan birçok ögeyi de görsel olarak sunup belgelemiş, insanları kıyafetlerinin yanı sıra moral gücü ve değerleri ile birlikte yansıtmayı başarmıştır. Döneminde Osmanlı minyatür sanatında savaşan padişahlar genellikle elinde çiçek veya kitap ile resmedilirken, Levnî’nin yaptığı padişah portrelerinde, kılıç, hançer, gürz, yay ve ok gibi savaş aletleri çizmiş olduğu görülür. Bundan başka bir albümü meydana getiren kırk altı resimden kırk üçü ona aittir ve yaklaşık 25 × 15 cm. boyutlarındaki bu resimlerde daha çok tek insan figürü ya da birkaç kişilik gruplar ele alınmıştır. Özellikle güzel kıyafetli kadın figürlerinin çoğunlukta olduğu bu eserlerde Levnî’nin hemen her sınıftan halkı tasvir etmek istediği görülür; ancak resimler çoğunlukla III. Ahmed dönemindeki eğlence ve lüks düşkünlüğünü yansıtır. Levnî’nin minyatürlerinde yine Lâle Devri’nin giysileriyle çizilmiş kadın ve erkeklerden başka Avrupalı ve İranlı tipler de konu edilmiştir. Kadın müzisyenler, dans eden genç kızlar, feraceli kadınlar, kahve tutan, sarık saran ya da ağaç altında oturan delikanlılar gibi çeşitli figürlerdeki en dikkat çekici yan insanların hareketleriyle yaptıkları işler arasındaki uygunluktur. Türk hayat tarzını ve âdetlerini göstermesi ve kültür tarihimizi belgelendirmesi bakımından büyük değer taşıyan Levnî’nin eserlerinin hemen hemen tamamı Topkapı Sarayı Müzesi’nde bulunmaktadır. 

Levnî’nin bir süvari minyatürü

Aynı zamanda bir halk şairi olan sanatçının şarkı, türkü, gazel, semai, gazel-i semai ve kalenderi formunda şiirler yazarak renkli ve çok yönlü anlamına gelen mahlasının hakkını verdiğini de ekleyelim.  1732-1733’te yaşamını yitiren sanatçı, Eyüp’te Otlakçılar Camii yakınlarına defnedildi. Fakat acıdır ki bugün mezarının nerede olduğu bilinmemektedir.

Kaynaklar: 

https://nalanyilmaz.blogspot.com/2008/07/osmanlnn-son-nakkalarndan-levni.html?m=1

https://www.eyupsultan.bel.tr/tr/main/news/levni-celebinin-hayati-ve-eserleri/13777

http://www.haber7.com/guncel/haber/2006297-levni-kimdir-biyografisi-hayati

https://islamansiklopedisi.org.tr/levni

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir