Kültür Merkezi Konak

Suriçi Konakları – 23 İstanbul’umuzun güzide semti, tarih kokulu ilçesi Fatih, her cadde ve sokağında çeşitli hikayelerle tarihe tanıklığını sürdürüyor. Merhum edebiyatçı Samiha Ayverdi hanımefendinin ve ağabeyi Ekrem Hakkı Ayverdi beyefendinin bu güzel şehre sayısız katkıları olmuştur. Fatih Fevzipaşa Caddesi’nin ortasında yer alan ağaçlar Samiha Ayverdi’nin girişimiyle dikilmiştir. Ve bu ağaçlar bugün bir nebze olsun rahat nefes almamıza katkıda bulunuyorlar.

CEBİNDEKİ PARAYLA RESTORASYON YAPAN MİMAR

Fatih’in ana caddesi olarak bilinen bu caddede bir bina var. Pek çok eseri ayağa kaldıran ve çoğuna da kendi cebinden para harcayan bir isme ait, Ekrem Hakkı Ayverdi beyefendiye. Geç Osmanlı ve erken Cumhuriyet İstanbulu’nda yetişen Ekrem Hakkı Ayverdi, mühendis-mimar, restoratör, mimarlık tarihçisi kimliğinin yanı sıra Osmanlı sanatına tutkuyla bağlı bir koleksiyonerdi. Yaşadığı dönemde değişmeye başlayan üst kültür ortamında eski itibarını yitiren Osmanlı eserlerinden en seçkinlerini koleksiyonunda bir araya getirmekle kalmayıp onların onarımına ve konservasyonuna da büyük özen gösterdi.

Ekrem Hakkı bey, sanat ve mimari ile dolu hayatında edindiği tecrübe ve kazanımları gelecek nesillere aktarabilmek adına sağlığında eserlere dokunduğu gibi vefatından sonra da insanların hayatlarına dokunmaya bu gördüğümüz ev ile devam ediyor. Vakıf insan felsefesiyle hayatlarını geçiren Ayverdi ailesi vefatlarından sonra da varlıklarını vakfetmişler ve sosyal, sanat, kültür dünyamıza hala katkıda bulunuyor. 

Ekrem Hakkı Ayverdi ve İlhan Ayverdi’nin yaşadığı ev olan Fatih’te Fevzi Paşa Caddesi’ndeki 175 numaralı bina bugün Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı Genel Merkezi olarak kullanılıyor. 1931 yılında Ekrem Hakkı Ayverdi tarafından inşa edilen geniş bir bahçe içindeki dört katlı müstakil bina, son dönemde kapsamlı bir restorasyon geçirdi. Arzu edenler vakıf merkezinden randevu alarak ziyaret edebilirler.

Meraklısına not: Topkapı Sarayı’nın restorasyon öncesindeki perişan halini gösteren fotoğraflar ile yine sarayın restorasyonu için 1942’de devlet tarafından kendisine ödenen 52 bin Türk Lirası’nı belgeleyen matbu (alttaki fotoğraf) dikkat çekiyor. Osmanlı’nın son zamanlarda sarayı ne kadar ihmal ettiğini bu belgelerden anlamak mümkün. Hırka-ı Saadet Dairesi, Arz Odası ve Hazine dışındaki tüm bölümler hazin vaziyette.  Ayverdi ailesi ile çocukluğundan beri tanışan Prof. Dr. Baha Tanman, kendisinden duyduğu bilgiyi şöyle aktarıyor: “Restoratör olarak işinizi yaparsınız, o kolay. Ama ben kendisinden dinledim, ‘Ödenek yetmeyince cebimden para eklediğim olurdu.’ derdi. İşe sırf tüccar mantığıyla bakmamış, sevgiyle bağlanmış.”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir