Yirmilik dişler artık çıkmıyor mu?

Yıllardır insanlarımızın korkulu rüyası haline gelmiştir yirmi yaşlarının ağrıması ya da çektirilmesi.

Üniversite yıllarımızda da öğretim üyelerimizin bilgilerini sentezleyip bize anlattıklarını bilimsel olarak biraz daha kuvvetlendiren bir yazıyı sizlerle paylaşıyorum..

Yirmilik dişlerimizin alet kullanımıyla daha az sert besin tüketimine bağlı olarak çıkmamaya başladığını duysaydınız şaşırır mıydınız?

Bilim insanları, bu bulguları veren  araştırmanın, fosil türlerin modern insanla ne kadar yakın bağlantılı olduğunu anlamakta yeni bir yöntem sağlayacağını söylüyor.

İnsan soy ağacının sağ kalan tek üyeleri modern insan olsa da, diğer türler de bu dünyada yaşamışlardı. Fakat hominin fosillerine ender rastlandığı için, modern insanla nesli tükenmiş olan homininlerin (insansı) arasındaki ilişkiyi kurmak güçtür.

DİŞLERDEN YAŞAM BİÇİMİ ANLAŞILIYOR

Dişler, insan vücudunun en sert parçası olduğu içi hominin fosilleri arasında en çok dişlere rastlanıyor. Monash Üniversitesi’nde evrimci biyolog olan araştırmanın başyazarı Alistair Evans: “Dişler, fosil atalarımızın nasıl yaşadığını anlamak için çok önemlidir ve diş sahibinin hangi türe ait olduğu, diğer türlerle ilişkileri, ne yedikleri ve çocukluk döneminde ne kadar yavaş veya hızlı geliştiklerine dair bize bilgi verir.” diyor.

Kenya’dan hominin Homo ergaster kafatası kopyası Fotoğraf: David Hocking

Kenya’dan hominin Homo ergaster kafatası kopyası
Fotoğraf: David Hocking

Önceki araştırmalara göre, modern insanların yirmilik dişlerinde görülen bu küçülme, modern insana özgü olan beslenmedeki değişiklikler ve pişirme ile alakalı. Fakat, Evans ve meslektaşları bu değişimin insan evriminde çok daha erken bir tarihte başlamış olabileceğini öne sürüyor.

Bilim insanları, modern insanlarda ve hominid fosillerinde diş boyutunu inceledi ve hominin dişlerinin iki ana gruba ayrıldığını buldu. Bu gruplardan biri modern insanı ve nesli tükenmiş insan akrabalarını kapsayan Homo cinsi, diğeri ise Australopithecus gibi, ilk kez iki ayağı üzerinde yürümüş primatlar olan, Homo cinsinden önce gelen ilk homininlerden oluşuyor..

Bilim insanları Australopithecus ve diğer ilk homininlerde ağzın arkasına doğru gidildikçe dişlerin büyüdüğünü buldu. Farklı türlerde dişlerin boyutları farklılık gösterse de, öndeki dişlerin arkadaki dişlere oranı aynı kalıyordu. Ama Homo cinsinde dişlerin ortalama boyutu küçüldükçe, ağzın arkasına doğru gidildikçe dişler de küçülüyordu. Yani ilk homininlerde varolan, ön ve arka dişler arasındaki oransal fark yok oluyordu.

Evans: “İki hominin grubu arasında önemli bir farklılık olduğu görünüyor. Belki de Homo cinsimizi tanımlayan özelliklerden biri bu.” diyor.

ALET KULLANMAK DİŞLERİ KÜÇÜLTTÜ

Evans’a göre Homo cinsi ve ilk homininlerin dişlerindeki bu farklılık Homo cinsinde alet kullanımının başlaması yüzünden olmuş olabilir.

Evans, Live Science’a yaptığı açıklamada: “ Her zaman Homo cinsinin ilk türlerinde daha gelişmiş aletler kullanmaya başlandığı tahmin ediliyordu. Alet kullanımı, ilk homininler gibi büyük dişler ve çenelere gerek duymadığımız anlamına geliyor. Bu da evrim sırasında, dişlerin gelişmesine ayrılan enerjiyi azalmaya zorlamış olabilir. Böylelikle daha küçük dişlerimiz küçülür” diyor.

Lucy (fosil), Etiyopya’dan Australopithecus afarensis fosili Fotoğraf: David Hocking

Lucy (fosil), Etiyopya’dan Australopithecus afarensis fosili
Fotoğraf: David Hocking

Modern insanda diş büyüklüğündeki küçülme, yirmilik dişlerin artık çıkmaması noktasına ulaşmış durumda. Evans: “Pişirmenin başlamasıyla yiyecekleri yemek kolaylaştı ve böylece daha büyük dişlere ihtiyacımız kalmadı.” diyor.

Daha önceki çalışmalar, hominin dişlerinin evriminde çok fazla çeşitlilik olduğunu ileri sürüyordu. Evans: “Artık bunun yerine, hominin dişinin evriminde daha basit ve net modeller görüyoruz.” diyor.

Evans, bu modellerin araştırmacılara antik homininlerin Homo cinsine ait olup olmadıklarını karar vermede yararlı olabileceğini söylüyor.

Evans  “Son 20 yıldır, Homo cinsinin ilk üyelerinden olduğu kabul edilen Homo habilis’in aslında Homo cinsi değil de bir australopit olabileceği çok kereler öne sürüldü.  Biz de araştırmamızda Homo habilis’in ön ve arka diş oranlarının, Homo cinsi kurallarına değil, australpit diş oranı kurallarına uyduğunu bulduk. Bu da Homo habilis türünün, (belki Australopithecus habilis ismiyle) yeniden sınıflandırılması gerektiği düşüncesini güçlendiriyor” diyor.

 

Live Science, Charles Choi, 24 Şubat 2016.

Kaynak: http://goo.gl/rtJTGE   Tarih: 7 Temmuz 2016 

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir