Düşünüyor muyuz?

Danışanlarla bir kaç seans işlem sonrasında konuştuğumuz konuların başlıkları da doğal olarak değişiyor. Bugünlerde özellikle sosyal yakınmalarından bahsedenlerle sıklıkla karşılaşmaktayım. Malum bizlere tedaviye gelenlerin yaşadığı problemlerin başını diş hekimi fobisi çekiyor. Bununla beraber dile getirdikleri dertleri çocukların akıllı telefon ile çokça vakit geçirmeleri oluyor. Ama ne büyük tezattır ki tedaviye gelen yetişkinler çocuklarıyla kliniğe gelmişlerse çocuklar oyalansın, beklerken canı sıkılmasın diye ellerine tutuşturulan tablet ve akıllı telefonlarla vakit geçiriyorlar. Kliniklerin bekleme salonlarında bekleyenlerin okuması için çeşitli dergiler bulundurulur. Bazen bu dergilerin günlerce kapağının açılmadığı oluyor. Yani sadece çocuklar değil biz yetişkinler de akıllı telefonların mahkûmları haline gelmiş durumdayız. An oluyor asansörde, otobüs durağında ya da bir markette karşılaştığımız insanlara bile elimizdeki akıllı telefonlar sebebiyle selamı eksik bırakıyoruz. Sonra bir dostumun sözü aklıma geldi, “Allah Kuran-ı Kerim’de en çok düşünmeden bahseder. 822 farklı ayet vardır ki , düşünmez misiniz? Akıl etmez misiniz?, der.” Evet, gerçekten de ne kadar az düşünüyoruz.

cocuk-akilli-telefon

TELEFONLAR AKILLANDIKÇA BİZLER NE HALE GELİYORUZ?

Hal böyleyken hayatımıza getirdiği kolaylıklar ve uygulama pratiklikleriyle elbette yok sayamayacağımız gereçler haline geldi akıllı telefonlarımız. Peki, telefonlarımız akıllandıkça bizler ne yapıyoruz? Sanırım bu konuya uzmanların görüşleriyle değinmekte fayda var.

Henüz bir hastalık olarak tanımlanmasa da dijital demans semptomu çağımızın en önemli sağlık tehditlerinden biri haline gelmeye başladı. Güney Kore’de yapılan bir çalışmada, altmış yaş ve üst gurupta görülen unutkanlık ve konsantrasyon kayıplarının ergen döneminden itibaren otuzlu yaşlarda da görülmeye başlandığı saptandı. Aşırı akıllı telefon, bilgisayar, teknolojik alet ve internet kullanımına bağlı olarak dijital demans semptomlarının görülebildiğini kaydeden Yrd. Doç. Dr. Zeynep Elmas *, şunları söylüyor: “Dijital demansın, internet, video oyunları ve akıllı telefon kullanımı aşırı derecede olmasından dolayı meydana geldiği düşünülmektedir. Daha önce telefon numaralarını, önemli günleri randevularımızı hafızamızda tutmaya çalışırken şimdi telefonlara ve tabletlere kaydetmeye başladık. Bunu yaparken, yakın belleği kullanma oranımız azaldı.” Yani telefonlarımız akıllandıkça bizler yetilerimizi kaybeder olduk.

thinking-man

ÇARESİZ MİYİZ?

Her konudan yakınmak yerine çözüm üretmeye bakalım. Hayatımızın ayrılmaz parçaları olmaya başlayan akıllı telefon ve tabletlerimizi daha da bilinçli kullanmak için farkındalıklarımızı artıralım. Gerekirse bunun için var mı bilmiyorum ama bir kamu spotu çekilmesini dile getirelim. Ve aslında esas çarenin nerede olduğunu hepimiz biliyoruz. Sorunları üreten bizler olduğumuz gibi çarelerini de elbette arayıp bizler bulabiliriz. Daha çok düşünerek, daha çok okuyarak, daha çok bulmaca çözerek belleğimizi diri tutmaya bakalım. Kutsal kitapta yer alan ve sıklıkla tekrarlanan düşünmek ile ilgili ayetler de aslında bu konu için güzel bir reçete. Tam 822 yerde düşünmekle ilgili ayetler geçiyor. Günümüz insanı ise sormaktan ve sorgulamaktan her geçen gün biraz daha uzaklaşıyor. Sorgulamadığımız için de elbette düşünemez hale geliyoruz. Potansiyel yeteneklerimiz gün geçtikçe zayıflıyor. Yatalak bir hasta görsek üzülüp onun adına hayıflanıyoruz kaslarını kullanamadığı için yürümesi zayıflıyor ayağa kalkmakta güçlük çekiyor diye. Oysa kendimize hiç bakmıyoruz. Zihnimizi kullanmadığımız için zihinsel yeteneklerimizi birer birer yitiriyoruz. Esasında üzülecek konumda olan beynimizi yeteri kadar kullanmayan bizleriz.

thinking_man_by_vmulligan

AKILLI TELEFONLARIMIZ MI SUÇLU?

Elbette suçlu ya da günah keçisi aramıyoruz. Telefon ve tabletlerimiz teknolojinin gelişmesiyle hayatımızı pratikleştirdiği gibi bize zaman da kazandırıyor. Örneğin bankaya gidip kuyruğa girerek yapacağınız bir işlemi oturduğunuz yerden de halledebiliyorsunuz. Peki, bu ortaya çıkan zamanı nasıl değerlendirmeli diye düşününce “modern zamanda serbest zaman ” kavramı karşımıza çıkıyor. Öyleyse elde ettiğimiz imkânlarla daha dinlendirici ve rahatlatıcı aktivitelerle zaman geçirebiliriz.

Akıllı telefon, tablet ve bilgisayarlarımızı daha verimli ve yerinde kullanarak arta kalan zamanlarımızı rekreasyon ile geçirebiliriz. Rekreasyon**; insanın yaşam kalitesini artırmak için serbest ve/veya boş zamanında doğaya zarar vermeden, kendi istemi ve gönüllü olarak yaptığı faaliyetleri kapsayan disiplinler arası bir çalışma alanıdır. Özellikle bireylerin sağlıklı yaşama istekleri onları hem fiziksel hem de mental olarak rahatlamalarına fırsat tanıyan rekreasyon faaliyetlerine yöneltmektedir. Günümüzde insanlar hayatlarının yaklaşık dörtte birini rekreasyon faaliyetlerinde geçirmektedir. Rekreasyon sağlıklı ve engelli olan her yaşta ve beceri seviyesinde serbest zaman aktivitelerine katılan bireyleri kapsamakta ve sağlıklı yaşama eğilimlerine bağlı olarak, eğitim düzeyi yüksek olan ülkelerde, önemli bir talep görmektedir .Öyleyse kendi yaşam alanlarımızda rekreasyon bulalım. Engels ne güzel söylemiştir; “İnsanlar yaşadıkları gibi düşünürler.”

* http://www.milliyet.com.tr/gencler-alzheimer-suphesiyle-pembenar-detay-genelsaglik-1825538

**http://web.deu.edu.tr/sbt/index.php?option=com_content&view=article&id=54&Itemid=76

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir