Güven Kokusu

Geçtiğimiz günlerde bir dostumun yüksek lisans dersi konu başlıklarından birisi ilgimi çekti: “Kişilerarası iletişimde güven”. Maalesef, çok sık kullandığımız ve bozuk para gibi rahatça harcadığımız bir duygu güven. Güvenin Hızı, isimli kitapta şu rakamsal veriler ilgimi çekti, sizlerle de paylaşıyorum.

Günümüzde, sosyal kurumlara duyulan güven, bir nesil öncesine göre çok daha az ve tarihsel gelişiminde ise, şimdiye kadar görülen en düşük noktadadır. 2005 yılında ABD’de yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre, medyaya güvenenlerin oranı yüzde 22, siyasi partilere güvenenler yüzde 8, hükümete güvenenler yüzde 27 ve büyük şirketlere duyulan güven ise yüzde 12 dolaylarındadır. Belki de daha da anlamlı olan veriler, insanların diğer insanlara duydukları güvenle ilgili kayıplardır. İngiliz sosyolog David Halpern’in yaptığı bir araştırmada, Amerikalıların sadece yüzde34’ünün diğer insanların güvenilir olduğunu düşündüğü ortaya çıkmıştır. Latin Amerika’da bu sayı yüzde23, Afrika’da ise yüzde18’dir. Halpern’in araştırmasına göre, İngiltere’de kırk yıl önce toplumun yüzde60’ı diğerlerinin güvenilir olduğunu düşünürken, bugün bu oran, yüzde 29’a düşmüştür. Araştırmanın verdiği “iyi” haberler ise, İskandinav ülkelerindeki (Danimarka, İsveç ve Norveç) yüzde 68’lik ve ve Hollanda’daki yüzde 60’lık sonuçlar, hala yüksek güven taşıyan toplumlar olduğunu göstermektedir.”

TÜRKİYE GÜVENİLİR Mİ?

Peki, ülkemizde durum ne hiç merak ediyor musunuz? Elimizdeki verilerin ışığında , güven düzeyi açısından Türkiye gerçekten acınası bir noktada. Dünya değerler araştırması verilerine göre Türkiye, dünya ülkeleri arasında güven düzeyinin en düşük olduğu ülkelerden biri. 1990’da yapılan araştırmada “çoğu insana güvenirim” diyenleri oranı yüzde10 iken , 1997’de tekrarlanan aynı araştırmada güven düzeyi yüzde 6.5e gerilemiş. diğer bir değişle insanlarımızın birbirine güven duygusu 7 yılda yüzde 35 azalmış. Siyasi hayatta sık sık kullanılan “güven bunalımının” sadece politik düzeyde kalmadığı sosyal katmanları saran bir olgu olduğu görülüyor. **

GÜVENMENİN İLK ADIMI

Nüfus çoğunluğunun Müslüman olduğu ve peygamberinin sıfatı Muhammed’ül Emin olan bir toplumun bu seviyede güven problemi yaşaması kabul edilebilir mi? Esasında bireysel güveni kazanabilmemiz için önce kendimize olan güven duygumuzu kontrol etmemiz gerekiyor. Biz kendimize dürüstlük ve eminlik konusunda ne kadar güveniyoruz? Sonra en yakın çevremizden itibaren ne kadar güven tesis edebiliyoruz. Problemi çözebilmek için kaynağına bakmak gerekiyor.

Güvensizlik probleminin kaynağına bakarsak, toplumsal bilinçaltımızda slogan haline gelmiş bir söz var: “ Baban bile olsa güvenme !” öncelikle bu bakışımızı düzeltmemiz gerekiyor. Oysa bireyler olarak temel eksikliğimiz sanırım samimiyetimiz. Bu konuda yapmacık tavır ve davranışlarımızı samimi içten gelen hareketlerle değiştirmeyi denersek önce ailemizde sonra çevremizde güveni tesis edebiliriz. Davranışlarda ki değişim nerden başlasın derseniz işte reçetemiz yine kutsal kitabımızdan. : Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve doğru söz söyleyin ki, Allah sizin işlerinizi düzeltsin…” (ahzab 71 ) Neden birbirimize güvenemiyoruz dersiniz. Eskiden sıkça kullanılan ve kapalı çarşı esnafının dilinden düşmeyen bir söz vardı. “ Onun sözü var ya senettir.” denirdi. Şimdilerde bunu görmek mümkün değil. Bugün ticaret ehlinin, esnafın çok yakındığı husus çeklerin karşılıksız çıkmasıdır. Demek ki çözüm yine yanı başımızda bizde. Aramızdaki güveni tesis etmek için ikinci adımımız doğru olan sözümüzde durmamız : “Onlar ki Müminler emanetlerine ve verdikleri sözlere riâyet ederler. ” (Mumınun suresı 8. ayet)

Bu konuda detay gibi görünse de lütfen aileler olarak şu hususa da özen gösterelim. “Aman canım, o daha çocuk hatırlamaz, söylediğim sözü anlamaz.” demeyelim. En küçüğümüzden, ailedeki çocuklarımızdan başlayarak tüm muhataplarımıza doğru ve gerçekçi sözler kullanalım ve güven duygusunu aramızda yayalım. Öyleyse güvenilir bir hayatın kapılarını aralamak için önce kendimize doğru söylemekle başlayalım. Okuyunca beğeneceğiniz bir sözle bitiriyorum : “ Pahalı parfümleri bir kenara bırakın, insan GÜVEN kokmalı.”

** Ahmet Buğdaycı, Kimsenin birbirine güvenmediği bir ülke haberi

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir