Ruh Sağlığı

Geçtiğimiz hafta 10 Ekim “Dünya Ruh Sağlığı Günü”ydü. Şöyle bir söz vardır bilirsiniz sizler de; “İnsanlar para kazanmak için önce sağlıklarını harcarlar sonra sağlıklarını kazanmak için paralarını harcarlar.” Bütünsellik içinde sağlığımız; hem bedensel hem de ruhsal anlamda iyilik olarak tanımlanmıştır. Bedensel hastalıklar bir takım kısıtlamalara sebep olduğu gibi ruhsal hastalıkların pek çoğu da insanda yeti kaybına sebep olmakta maalesef. Dünya Sağlık Örgütü’nün bir araştırmasına göre, dünyada yeti yitimine en çok yol açan 10 hastalıktan beşini ruhsal hastalıklar * oluşturmaktadır. Ruh sağlığımızı korumayı başarırsak dünya üzerinde hastalıkların çoğunluğundan da kurtulmuş olacağız.

İNSAN EVRENSELDİR

Evet, hiç istemediğimiz halde kimsenin kılına zarar gelmesinin istenmediği bir dünyada yaşamayı isterken Ankara’da yaşadıklarımız herkesi üzdüğü gibi beni de derinden üzdü. Esasında olaya etnik, dini, mezhepsel her ne açıdan bakmak isterseniz bakalım hiçbir şekilde bir canlının hem de insanın öldürülmesini doğal karşılamayı kabul edemiyorum. Neden mi? Geçenlerde araçla seyahat ederken radyoda duyduğum bir söyleşiyi aktarmak istiyorum. Bir fizik profesörü bizim her hareketimizin evrende bir yer bulduğunu anlatmaya çalışırken şu örneği verdi: “Eğer halktan insanlar bizim akademik meclislerimize dahil olup fizik hakkında bilimsel sohbetlerimize şahit olsalar delirdiğimizi düşünürler. Açıklamaktan çekindiğimiz pek çok da bilimsel gerçek var.” deyip sözünü şöyle bağlamıştı: “Şu anda içeceğim kahvenin fincanına dokunacağım ya, bu fincana dokunduğumda ki etkim evrenin bir başka ucunda mutlaka bir etkilenmeye sebep olacaktır. Evrenin düzenine her hareketimizle müdahale ediyoruz” demişti.

ÖTEKİLEŞTİRMEYELİM

Evet, kimilerimiz görüşlerinden ya da bakış açısındaki farklılıklardan hareketle çeşit çeşit tepkiler veriyoruz. Ama şunu bilelim ki ölen ya da öldürülen her bir canlıdan umursayalım ya da umursamayalım etkileniyoruz. Bizler etkilenmediğimizi iddia etsek de fıtratımız bundan etkileniyor. Çünkü bizler yaratılmışlar olarak birbirimize çok da anlamlandıramadığımız örgülerle bağlıyız. Kim bilir belki de hiçbir zaman tam anlamıyla çözülemeyecek örgüyle. Niye mi böyle düşünüyorum. Kelebek etkisi diye anlamlandırılan; bir sistemin başlangıç verilerindeki küçük değişikliklerin büyük ve öngörülemez sonuçlar doğurabilmesi olayının birbirimizi etkilediğimiz teorisiyle örtüşmesinden dolayı bu düşüncem.

Bizler koca bir vücut gibiyiz. Voltran’ı bilenleriniz bilir. Kimisi kol, kimisi ayak, kimisi baştır . Evrenin tüm mensupları gibi hepimiz koca bir bütünün parçalarıyız. Şu ayet yok mu zaten kutsal kitabımızda: “ Ve birbirinizle tanışmanız için sizi milletlere ve kabilelere ayırdık.(Hucurat 13. Ayet) der yaratıcı. Ne anlam içerir bu ayet sizce?

BİZ BİR AİLEYİZ

Peki bizler bir bütünün parçalarıysak ve evrende cereyan eden şeyleri umursamadığımızı söylesek de etkileniyorsak ne yapmamız gerekiyor. Her şey yine bizde, kendimizde düğümleniyor. Kendi elimizle etrafımıza, ruhumuzun etrafına ördüğümüz duvarları yıkmak gerekiyor. Nasıl başlayacağız derseniz, önce bunun niyetine girmemiz gerekiyor. Niyet ettikten sonra inanalım ki dünya çok daha yaşanılabilir ve ruhumuzun sağlığını koruyup devam ettirebildiğimiz bir belde olur. Şu kısa hikayeyle bitirmek istiyorum. İşten yorgun argın eve gelen baba oyun oynamak isteyen çocuğunun talebini biraz erteleyip zaman kazanmak ister. Çocuğuna der ki “ Şu elimdeki gazeteyi yırtıp sana vereceğim. Bu gazetenin üzerindeki dünya haritasını tamamlayıp geldiğinde seninle oyun oynayacağız.” İçinden derin bir oh çeker ve oğlu gelene kadar dinleneceğini düşünür. Çünkü dünya haritasını “benim” diyen profesörler bile haritaya bakmadan bir zaman uğraşıp öyle düzeltir. Ama o da ne. Çocuk on dakika olmadan koşarak babasının yanına gelir ve “Tamamladım babacım, hadi bakalım.” der.” Baba hem şaşkın hem de yorgun, olan biteni anlamaya çalışır. “Yoksa birinden yardım mı aldın, ya da haritanın aslına mı bakarak yaptın?” der. Çocuk çok kısa ve oldukça vakur bir şekilde cevaplar. “ Babacım bunu yapmakta ne var? Gazetenin arkasını çevirdim. Şu gördüğün insan resmini düzelttim dünya da düzeldi.” Evet aslında bedensel ve ruhsal olarak sağlığımızı koruyabilsek ve kendimize çeki düzen verebilsek tüm evren düzelecek. Öyleyse ruh sağlığımızı koruyup kendimizi düzeltmeye bir yerden başlayalım.

* Türkiye Psikiyatri Derneği 10 Ekim “Dünya Ruh Sağlığı” basın açıklamasından.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir