Dünyanın etrafını dolaşmak ne kadar sürer diye aklınıza soru gelmişse bunun cevabı yürüyerek haliyle değil ama koşarak verilmiş.Rosie Swale-Pope, dünyanın etrafını koşarak dolaşmış bir büyükanne.
“Dünyanın etrafını yürüyerek dolaşmak ne kadar sürer bilmiyorum ama benim koşum 1789 gün sürdü. Koşarken tam elliüç çift ayakkabı eskittim!” diyor.
Kocam öldükten sonra hayır işleri için koşmaya başladım ve bunu yaptığıma çok memnunum. İnsanlar, hayvanlar ve kendimle ilgili pek çok şey öğrendim.Yaşadığım en unutulmaz deneyimlerden biri, Sibirya’daki ormanda bir kurt sürüsüyle olan karşılaşmamdı. Sibirya dünya üzerindeki en ıssız yer. Güzelliğin ve aşırı soğuğun hakim olduğu bir kış masalı diyarı.
Gece çadırdayken BİRDENBİRE bir gürültü duydum. Az sonra bir kurt kafasını çadırın içine uzattı. Burnunun önünden uzanan iri, tüylü pençeleriyle, kürkünün üzerinde eriyen kar zerreleri elmas gibi parlıyordu. Sonra arkasını dönüp gitti.
Kurt sürüsü beni uzaktan da olsa on gün boyunca izledi ama asla yanıma yaklaşmadılar ve bana zarar vermediler. O zaman, kurtların insanları koruyup kolladığına dair anlatılanları hatırladım.
Çok özel insanlarla karşılaştım. HER YERDE. Rusya’da karşılaştığım o dehşet verici adam elindeki baltayı sallayarak üzerime doğru koşmuş, sonra da bana paketlenmiş bir somun ekmeği kibarca uzatmıştı! Alexei adlı bir oduncuydu ve aç olduğumu düşünmüştü. Alaska’daki Beyaz Dağ’da karşılaştığım çocuklar, vahşi doğada bin altı yüz kilometre daha kat etmek için yola çıkmak üzereyken bana güzel bir sancak işleyip vermişlerdi. Öğretmenleri şöyle demişti: “Adınızı bir yıldıza verdik. Geceleyin gökyüzüne baktığımızda, sizi düşüneceğiz!”
Ve sonunda başardım. Dünyanın etrafını dolaştım. Galler Tenby’deki evimde, üzerinde bir çift ayak izi olan bir döşeme taşı var. İlk adımım ve son adımım. İkisinin arasında 32.000 kilometre var.
Peki bunu Türkiye’den biri yapmış mıdır siye soru gelirse aklınıza, işte cevabı;
Sadun Boro; 1928 yılında İstanbul’da doğdu. Çocukluk ve gençlik yılları Caddebostan ve Marmara kıyılarında geçti. Denizcilik hayatına önce sandalla başladı; liseye geçtiği yıllarda ilk yelkenli teknesine sahip oldu.
Galatasaray Lisesi’ni bitirdikten sonra 1948’de İngiltere’ye giderek Manchester Üniversitesi’nin Tekstil Mühendisliği Bölümü’nü bitirdi.
1952’de Ling adlı 11 metrelik bir yelkenliyle İngiltere’den Karayip Adaları’na kadar uzanan ilk açıkdeniz, Atlantik aşırı yolculuğunu bir İngiliz ile birlikte gerçekleştirdi. O zaman ‘Cumhuriyet’ gazetesinde tefrika olan bu gezinin anıları 2004’te Bir Hayalin Peşinde adlı eserinde neşredilmiştir.
Bugünkü yelkenlisi 10,5 metre boyunda ve keç armalı Kısmet, 1963’te Salacak’ta Athar Beşpınar’ın atölyesinde kızağa kondu. Hayatta en büyük emeli olan dünya seyahatine 1965’te Alman asıllı eşi Oda Boro ile beraber çıktı. Onlara Kanarya Adaları’nda aldıkları ünlü kedileri Miço eşlik etti. Üç yıl süren seyahatin anıları Hürriyet gazetesinde yayımlandı. Bu anılar, daha sonra Pupa Yelken adlı kitapta toplandı.
Boro ailesi 1977-1979 arasında, o zaman sekiz yaşında olan kızları Deniz’le beraber Karayip Adaları’nı, Amerika’nın doğu sahillerini gezdi.
Ne dersiniz hayallerimizi gerçekleştirmek ya da içimizdekini keşfetmek için bu kadar uzun yol katetmeye gerek var mı ?
Kaynak:
http://atlasizm.blogspot.com.tr/2014/10/dunyanin-etrafini-dolasmak-ne-kadar.html