III. Ahmed döneminde (1703-1730) Boğaziçi kıyısında artan yerleşim, su temini sorununu da beraberinde getirmişti. Bu sorunu çözmek için imar faaliyetlerine başlanılmıştı fakat bu imar faaliyetleri Patrona Halil Ayaklanması nedeniyle daha başlangıç safhasında kalmıştı. 1730’da tahta geçen I.Mahmud bu teşebbüsleri devam ettirerek 1731’de Taksim Suyu Tesisleri’ni tamamlamıştır. Pera ve civarının su ihtiyacı buradan karşılanmaya başlanmıştır. Daha sonra yapılan bazı ilaveler ve düzeltmelerle de tesis son şeklini 1839’da almıştır. I. Mahmud tarafından yaptırılan bu suyolunun şehre dağıtıldığı yer olan Taksim Maksemi, sekiz köşeli, küfeki taşından bir gövdeye ve yine piramidal, sekiz köşeli bir çatıya sahiptir.

TAKSİM’İN ADI BURADAN GELİYOR

İlginçtir ki Taksim’i bilmeyen yok. Ama “Taksim ismi nereden geliyor?” diye sorduğunuzda bir çok kişi bilmiyor.

“Maksem ne demek?” 

“Osmanlı döneminde şehre gelen suların toplanarak farklı yönlere dağıtımın sağlandığı lüleli havuz ve tekneleri olan üstü örtülü su haznesi yapılarıdır. Bentlerden gelen sular burada toplanır ve evlere, çeşmelere, hamamlara dağıtılırdı.”

Maksem; işte, suyun dağıtımının yapıldığı bina.

Taksim Maksemi (Tarihi Su Deposu), İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından restore edilerek Taksim Cumhuriyet Sanat Galerisi adıyla 2008 yılında hizmete açıldı. Yıllarca köhne görüntüsüyle kurtarılmayı bekleyen Taksim Maksemi, yeni adıyla Taksim Cumhuriyet Sanat Galerisi, bin metrekare alana sahip olan 277 yıllık bir yapı olarak tarihi yönüyle dikkat çekiyor.