Waldorf sistemi eğitimde ezber bozuyor

Teknolojik gelişmelerle ve yeni cihazlarla tanıştıkça hayatımızın kolaylaşmasından memnuniyet duyuyoruz. Doğal olarak teknolojinin refahı eğitime de yansıyor.

Her geçen gün eğitim materyalleri gelişiyor; akıllı tahtalar, sunum cihazları, tabletler neredeyse tüm okullarımızda yaygın hale getiriliyor. Hatta öyle bir duruma gelmiş halde ki bazı ebeveynler çocuklarına 5 veya 6 yaş hediyesi olarak tablet alacakları günü iple çekiyorlar.

Evet, durum aslında çok da göğsümüzü kabartacak cinsten değil. Çocuklarımız neredeyse teknolojinin içine doğuyor. Teknolojiye karşıt değilim elbette ancak çocuklarımızın teknolojiyle erken tanışmaları onların becerilerinin de körelmesine sebep oluyor.

Özellikle motor becerilerin gelişmesi konusunda makas, kağıt, kalem kullanmaları gereken çocukların bilgisayarda mouse kullanmalarını daha heyecan verici buluyoruz.

Ama bakın Silikon Vadisi’nin göbeğinde E-Bay, Google, Apple, Yahoo ve Hewlett-Packard gibi teknoloji devlerinin çocuklarını göndermeyi tercih ettikleri bir okul, kendini teknolojiden tamamen arındırmayı seçiyor. Bu okul, Waldorf School of the Peninsula.

New York Times’ta yayınlanan habere göre Google’ın bir üst düzey iletişim bölümü çalışanı olan Alan Eagle, New York Times’a yaptığı açıklamada “App uygulamasının ya da iPad’in çocuğuma okumayı ya da matematiği daha iyi öğreteceği fikri çok komik” diyor. 5.sınıfa giden kızı henüz Google kullanmayı bilmiyor. Bunun yerine kızı, sınıfındaki diğer çocuklar gibi dikiş becerilerini güçlendirmeye çalışıyor.

Waldorf eğitim sistemine göre problem çözme ve matematik becerisi, örgü örmek, makas ya da bıçak kullanmak gibi ufak el becerileriyle gelişiyor. El becerileri ve atlama, zıplama, tırmanma gibi hareket becerileri, 7 yaşından sonra zekaya dönüşüyor.

Waldorf sistemi eğitimde ezber bozuyor

New York Tımes’ta yayınlanan haberin yanında Fin Eğitim Sistemini de incelediğiniz zaman ülkemizdeki eğitim durumunun oldukça sancılı olduğunu bir kez daha anlıyoruz. Finlandiya öğrencilere kendi eğitim programını kendi düzenleme sorumluğunu yükleyen eğitim anlayışıyla bol boş zamanı, eğlenerek öğrenmeyi birleştirmiş durumdadır. Eğitim sisteminden birkaç örnek vererek ne kadar mesafe kat etmemiz gerektiği konusunda takdiri sizlere bırakıyorum;

Öğrencilere ödev verilmiyor çünkü öğrenmenin yeri okuldur.

Her çocuğa bir birey olarak değer veriliyor. Çocuklardan biri yeterince iyi öğrenemiyorsa öğretmenleri bunu hemen fark ediyor ve çocuğun öğrenme programını onun bireysel ihtiyaçlarına göre düzenliyor. Aynı şey, okula uyum göstermeyen, sıkılan ya da öğrenim durumu programın ilerisinde olan çocuklar için de geçerli.

Finlandiya’da özel okul yok ve eğitim harcamalarının tümü devlet tarafından destekleniyor.

Finlandiya’da okullar birbirleriyle rekabet etmiyor, aksine dayanışıyor. Okulların hemen hemen tümünün başarı düzeyi aynı. Bu yüzden okulun bir diğerine göre ayrıcalığı yok.

Eğitim “herkes için eşit imkanlar sağlamak” demek. Eşitlik kavramına olağanüstü değer veriliyor. Tüm çocuklar zeka ve becerileri ne olursa olsun aynı sınıflarda okuyor.

O zaman tekrar soruyorum bu soruyu önce kendime sonra tüm ebeveynlere ; HALA ÇOCUKLARIMIZI ÖZEL OKULA GÖNDERMEYİ DÜŞÜNÜYOR MUYUZ?

Kaynak: http://www.egitimpedia.com/

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir