Bizi Kim Değiştiriyor ?

Amerika’da 44 yıl önce 25 yaşındayken ceza alıp mahkum olan Otis Johnson‘un özgürlüğüne kavuştuktan sonraki haberini okumuşsunuzdur sanırım. Johnson hiç görmediği modern dünyaya ayak uyduramıyor. Öyle ki, kulaklıklarıyla konuşan vatandaşları CIA ajanı zannetti.

El Cezire’deki haberde Johnson’ın New York’daki ünlü Times Meydanı’nda bir kafede oturup etrafındaki kalabalığı izlediği görülüyor. Özellikle teknolojik gelişmelere anlam veremeyen Johnson, “Herkesin kendi kendine konuştuğunu fark ettim. Aklımı oynatacaktım. Ne yaptıklarını bir türlü anlayamadım. Daha sonra kulaklarındaki kulaklığı gördüm. Onunla konuşuyorlardı. Bu kez de herkesi ajan zannettim. Kendi kendime ‘Bu kadar CIA ajanı ne zaman işe alınmış’ diye düşündüm. 1970’lerin başında bu tarz kulaklıkları sadece ajanlar takardı. Dolayısıyla ben de onu hatırlatıyorum” diyor. 

Bir de sizlerle 1990’larda bir gazetede çıkan gazete haberini paylaşmak istiyorum. Haberin başlığı tam olarak şöyle: “2000’li yıllarda oturduğumuz yerden alışveriş yapacağız.” Evet, bu haberin başlığı size garip geliyor öyle değil mi? İlk paylaştığım haber ile bu haber arasında ne uçurumlar var düşünür müsünüz?

large

KİM KİMİ DEĞİŞTİRİYOR. DÜNYA MI, BİZ Mİ?

Çok hızlı değişimin olduğu zaman diliminde yaşıyoruz. Bu konu hakkında yazmak istedim çünkü geleceği çok fazla merak ediyoruz. Ancak anımızı yaşayamıyoruz. Zamanımızın kıymetini biliyor olsak, olduğumuz ortamın, yaşadığımız anın farkına varabilsek aslında bir ayda çıkan 115 tane medyum haberini okumamış olacağız. Şaşırmayın üzerinde özellikle çalışılmış bir haberi aktarıyorum sizlere. “Son bir ayda medyada tam 115 adet medyum haberi yayınlanmış.”

World-Is-Changing

İnsanın bu kadar gelecek merakı nereden geliyor diye düşününce aslında merak duygusunun temel olduğunu fark ediyorsunuz. Niye mi? İnsanı düşünmeye sevk eden şey esasında merakıdır. Bu merakı da zaman üzerinde kullandığımız zaman geçmişi ve şu anı merak etmeyiz çünkü özellikle kendimize dair şu anımızı ve geçmişimizi biliriz de o yüzden, bilmediğimiz geleceğimizi merak ederiz. Ama bize bir spoiler gibi hayatımız izletilse izlemek ister miyiz? Hiç düşündünüz mü? Spoiler; bir eserin konusu veya detayları hakkında bilgi veren; eser okunmadan, dinlenmeden veya izlenmeden önce öğrenilmesi durumunda alıcının eser ile ilgili düşüncelerini veya alacağı hazzı etkileyebilecek açıklama veya ipucu. Spoiler, “bir şeyin değerini veya miktarını azaltan ya da tamamen yok eden” anlamında yakın dönemde Türkçeye yerleşmiş İngilizce kökenli bir sözcüktür. Geleceğimiz için bize spoiler izletildiğini düşünsenize kaçımız bunu kabul eder?

Dürüst olmak gerekirse istemem. Duyguları tecrübeleri yaşayarak edinmek isterim. Öyle ya hoşunuza gitmeyeceğinizi düşündüğünüz bir sahne gördünüz ne yapacaksınız? Ben yaşamak istemiyorum mu diyeceksiniz. Öyleyse iş dönüp dolaşıp anımızın kıymetini bilmeye geliyor. Bilim kurgu ve fantastik film izlemeyi sevenler bilirler. Next filmi aslında bu yazdıklarımızın üzerinden dönen bir filmdir. Gelecekte olacakları 2,5 dk öncesinden bilen bir insanın başına gelenlerin kurgusudur aslında. Farkında mısınız ? Spoilera dönmeden bitirmek istiyorum yazdıklarımı. Ne yapıp yapalım da anımızın kıymetini bilmeye bakalım. Ve sözü Kuran-ı Kerim’den bir ayetle noktalamak istiyorum: “

Kur’an-ı Kerîm’de Allah Teâlâ şöyle buyuruyor: “Asra yemin olsun ki hiç şüphesiz insan hüsran (zarar)dadır. Ancak inanıp salih amel işleyenler, birbirlerine hakkı ve sabırlı olmayı tavsiye edenler bunun dışındadır.” (Asr, 1-3)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir