Hayatın KDV’sini ödedik mi ?

Markette alışveriş yaptığım bir gündü. Eve gelirken araca yakıt almak için benzin istasyonuna da uğramıştım. Eve döndüğümde, eşim alışveriş torbalarına bakarken fişi görünce: “Ne kadar çok yüksek oranda vergi veriyoruz farkında mısın?” dedi. O anda aklıma benzin istasyonunda yakıt alırken fişte gördüğüm K.D.V. ibaresi geldi. Evet, eşim haklıydı yüksek oranda vergi ödüyorduk. Sonra kelimelere odaklanıp Türk Dil Kurumu sözlüğünde nasıl tanımlandığına baktım. Katma değer vergisi; satın alınan mal veya gıdadan alınan peşin vergi demekti.

Bir kelime aslında neleri düşünmeye sevk etti beni. Yıllardır İTO Gazetesi’nde seksenden fazla komiteyle görüşüp onların fikir ve görüşlerini haberleştiren gazeteci dostumdan da hep duyarım “üreticiler de tüketiciler de yüksek K.D.V. oranından şikâyet ederler” der. Acaba sizin de içinizden şu geçiyor mu? “ Ne kadar yüksek vergi ödüyoruz yaşam koşulları için” diye. Peki, şu yaşadığımız ve seçme lüksümüz olmadan geldiğimiz hayat için K.D.V.. ödedik mi?

SİZ K.D.V. NİZİ NASIL ÖDEMEK İSTERSİNİZ?

Karşılıksız, bir bedel ödemeden elde ettiğimiz bu nefesler için ne yapıyoruz? Ya da bir şey yapmak gerekiyor mu? Alış veriş yaptığımız zaman fazla ödediğimizi düşünerek pişman oluyor muyuz? Tüm bu soruların cevabı yine bizlerdedir. Ne dersiniz? Hayatın K.D.V. si nedir? İlk aklıma geleni sizlerle paylaşmak istiyorum. Aslında bizler hayatın K.D.V. sini ödemek isteyince her şey anlam kazanıyor diye düşünüyorum. Kutsal kitabımızda şöyle bir ayet var: Allah sizden yükümlülükleri hafifletmek istiyor. Çünkü insan zayıf yaratılmıştır.(Nisa suresi 28. Ayet) Bunu okuduğum zaman, gerçekten irademizin zaman zaman zayıf düştüğü anları hatırladım. Her birimiz böyle anları tecrübe etmişizdir elbette. Peki böyle zamanlarda çıkış yolu nedir; tabi ki anlamlandırmadır. Hayata anlam katmaktır. Yine bir film tavsiye edeceğim sizlere. Tabi filmin tamamını izlemenizi tavsiye ederim ancak, şu kısa bölümde hayatı anlamlandırmak için bize destek olacak diye düşünüyorum: Dingin Savaşçı.

Gün içinde o kadar çok şeyle karşılaşıyoruz ki, an oluyor yere atılan bir çöpe sinirleniyoruz, maaşların zamlanmadığından şikâyet ediyoruz, maaşı zamanında alamadığımızdan yakınıyoruz. İyi ama hayat sadece bundan ibaret değil bunu unutuyoruz. Hayata anlam katmamız gerekiyor.. İşte bunu fark ettiğimiz anda hayatın katma değer vergisini ödemiş oluyoruz. Cansız diye isimlendirdiğimiz varlıklar; araba, kitap, taş, sandalye hepsi görevini yerine getiriyor. Zarar vermedikleri gibi bize olan fiziksel desteklerini devam ettiriyorlar. Oysa bizlerin; bulunduğumuz pozisyonda hayata anlam katmaya çalışmak yerine, zaman zaman kendimize ve çevremize zarar verdiğimiz oluyor. Evrensel bakışa sahip olabilmek, aslında bir anlamda katma değeri de ödemeye başlamak oluyor.

BİLGE KİŞİLİKLER HAYATA DEĞER KATAR

Olgun insan ya da bilge kişiler dediğimiz bireyler, esasında bizim hayata katamadığımız değeri de ödemek üzere fedakârlık oranlarını artırıyorlar. Bizim ödemediğimiz miktarı da onlar üstleniyorlar. Öyle dünyayı kurtaracak büyük projeler üretmemize gerek yok, buna niyet edelim, imkânların bize geleceğini düşünüyorum. Koskoca demir yükü treni makinist bir kol marifetiyle yönetiyor. O trenin demir aksamı, makine sistemi çalışmaya hazır bekliyor. Sadece makinist harekete geçiriyor. Bir parmağıyla koca treni ittiğini hiç birimiz düşünmüyoruz, zaten bu mümkün de değil. Bizler için de aynı şey söz konusu diye düşünüyorum. Evrene, yaşam alanımıza, insanlığa değer katmaya niyet etmemiz yeter. Bu kadar kendimden emin yazabiliyorum çünkü yine evrensel kitabımızda bir ayette “ Allah size kolaylık (yüsr) ister, sizin için zorluk (usr) istemez. “ (Bakara suresi 185. ayet ) geçiyor. Öyleyse şunu bilelim ki bizler hayata anlam katmak istiyorsak niyet edelim sonsuzluk ve evrenin sahibi yaratıcımız; Allah bize bunu kolaylaştıracak. Hayatımızın K.D.V.. ‘sini ödemeyi unutmayalım.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir