Kırılan vazo mu olsun insan onuru mu?

Sizlerle bir haber paylaşacağım. Okuduğumda beni çok etkileyen ve eminim sizi de etkileyecek bir haber. Olay Ingiltere’de geçiyor. Huffington Post’ta yer alan habere göre geçtiğimiz sene ailesiyle birlikte Christchurch Mansion’ı ziyaret eden 4-5 yaşlarındaki bir çocuk 221 senelik tarihi eser bir vazoyu yanlışlıkla kırmış ve çocuk müze yetkililerinin açıklamasına göre çok üzülmüş. Evet yanlış duymadınız vazo düşmüş ve 65 parçaya dağılmış tabiri caizse tuzla buz olmuş. Müze yetkilileri tarafından yapılan açıklamaya göre Carrie Willis isimli kişi her bir parçasına bir saat ayırarak kırılan vazoyu onarmayı başarmış. Asıl haber bundan sonrası. Neden mi? Çünkü müze yetkilileri vazoyu kıran çocuk ve ailesini aramaya koyulmuş. Ve internet ortamında duyuru yapılmış. Yetkililer aileye ulaşma konusunda yalnızca bu yolu bulmuşlar çünkü aile belki de turistik geziye gelip ülkeden ayrılmış bile olabilir. Peki neden arıyorlar çok korkan ve üzülen çocuğa vazoyu eski haline geldiğini göstermek için.Şaşırdınız değil mi? Umalım yetkililer aileye ulaşabilsin.

Türkiye’de Olsaydı

Peki herşey güzel bu olaýı senaryolaştırıp İstanbul Yıldız Parkı’nda Ýıldız Porselen Fabrikası’nda geçtiğini düşünelim. Çocuk elindeki balonla sergi alanındaki fincan takımlarından birine çarpar ve kıyamet kopar. Yetkili hemen çocuğun annesine döner ve yüksek sesle “Hanımefendi bilmiyor musunuz burayı çocukla gezmemek gerektiğini (aslında böyle bir kural yoktur) ,o kaç yıllık tarihi yansıtan nadide bir eserdi gelin benimle tutanak tutmamız gerekiyor, ayrıca bunu tazmin etmeniz de gerekecek müdürümle görüşmeden hiç bir yere gidemezsiniz der. Müdürle görüşülür olay büyür medyada yer alır tarihi eserlere sahip çıkamadığımızdan tutun da çocuğumuzla ilgilenemediğimize atıflar yapılır. Avukat devreye girer vs vs. Peki neden böyle bir senaryo olurdu ülkemizde çünkü İNSAN odaklı bakışımızın zayıflığından.

Çocuğunuzla Temas Kurun

Bu olayı önemsememin sebebi aslında bilinçaltımızın ne kadar önemli olduğuna biraz olsun dikkat çekmek. Neden mi? İngiltere’de geçen olayda müze yetkilileri üzülen çocuğun üzüntüsünü gidermekle meşguller. Şayet müzeyi ziyarete gelenler olmasa müzede olan eserlerin kime faydası olabilir. Müzedeki eserleri değerli kılan önemseyen insan olduğu için eşyaların bir değeri var. Danışanlarımla olan diyaloglarımda özellikle çocuk grubunda dikkat ettiğim nokta daha önce çocuğun dişhekimiyle tanışıp tanışmadığını ailelere mutlaka soruyorum. Nedeni bizden öncesinde bir kötü tecrübesi varsa önce onu ortadan kaldırmak ve yeni bir diyalog tesis etmek için. Şöyle düşünün evinizde 5-6 yaşlarında bir çocuğunuz var ve dolabı açıp süt içmek istedi ama süt şişesini aldığı gibi yere düşürmüş olsun. İlk tepkiniz ne olurdu. Beceriksiz, şu hale bak rezil oldu her yer, sana bir daha dolabı açmak yasak gibi sözler mi sarfederdiniz ve çocuğunuzu oracıkta perişan mı ederdiniz ya da ” Aaaaaa, süt mü döküldü gel ellerine dikkat et cam batmasın şu sütün üzerine bir gülen yüz yapar mısın deyip dikkatlice camları toplayıp dökülen sütü mü temizlerdiniz. Sonra da boş bir cam şişeyi dolaba koyup dikkatlice tekrar size getirmesini denemesini mi isterdiniz. İşte bilinçaltımızda yer alan her figür , olay aslında geleceğimizde hayatı anlamlandırdığımız anlarımıza çok etki ediyor.

Keşke Yerine Telafi Etmeyi Denemek

Yazımızı bitirmeden bilinçaltının önemine bir de uzman gözüyle bakalım. Uzmanlara göre bilinçaltımız, kendisine boş yere yüklediğimiz fazla enerjiyi kötü rüyalarla bize geri yansıtıyor. Doğru kullanılan bir bilinçaltı ise, kişinin en güvenilir kaynağı olarak, yol gösterici bir rol üstleniyor ve hayatımızı kolaylaştırıyor. Nöroloji Uzmanı Dr. Mehmet Yavuz, beynimizdeki olumlu ve olumsuz düşüncelerin muazzam bir yansıması olan bilinçaltının doğru kullanıldığı takdirde, güvenilir bir yol gösterici olduğunu söylüyor. Dr. Mehmet Yavuz, bilinçaltımızın nasıl çalıştığı ve ondan nasıl faydalanabileceğimiz konusunda şu bilgileri paylaşıyor:

Bilinçaltı çöp kovası değildir. O nedenle bilinçaltı temizliğine önem verilmelidir. Örneğin kişi bir arkadaşına kırıldığında, ne kendini ne de arkadaşını cezalandırmamalıdır. Kişiler bu gibi durumlarda sakinleştikte sonra, birbirleriyle suçlamadan, ses yükseltmeden konuşmalıdır. Uygun bir dille kırgınlıklar anlatılmalı ve negatif enerji bilinçaltına yerleşmeden uzaklaştırılmalıdır. Bir konudan dolayı kişi kendini hatalı bulduğunda, suçluluk duyguları ve keşkelerle kendini boşuna yıpratmamalıdır. Hatayı telafi etme yoluna gidilmeli ve bu meselenin sürüncemede kalarak, sürekli zihninizi meşgul etmesine izin verilmemelidir.

Önce insan

Yazının başında belirttiğim gibi okuduğum bu haber beni çok etkilemişti. Gün içerisinde gelen danışanlarım da dahil her birey mutlaka bilinçaltına depoladığı tecrübelerini dışa vurarak hayatı genel olarak tecrübe etmeye devam ediyorlar. Esasında bu tecrübelerin kötü olanlarını bizde kendimizde, çocuğumuzda keşfettiğimızde itiraf etmeye ettirmeye ve temizleye meyletmeliyiz. Yoksa yılardır tanıdığım bir dostum gibi yaşınız kemale erer çok iyi bildiğiniz halde hala araba kullanamıyor olabilirsiniz. Önceliklerimiz önemli ve hayatımızı bizim için sahip olduğu değere göre sınıflandırıyoruz ama lutfen İNSANI ÖNCELEYELİM…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir